30 Mayıs 2014 Cuma

Hangi Otomobil Dergisi En İyisi?



Türkiye piyasasında birçok dergi var. Kıta Avrupası ve özellikle Kuzey Amerika’daki sayıyla kıyaslayınca belki az gelebilir. Ancak 90lı yıllarda artan üye sayısı ile canlanan sektörde şu anda irili ufaklı 10’dan fazla dergi mevcut. Bunlardan bazıları haftalık bazıları aylık bazıları 2-3 ayda bir periyotlarlda yayınlanıyor.

Mutlaka yaşamışsınızdır. Bazı dergileri kapaktaki bir konudan ötürü veya sırf denemek amacı ile alırsınız. Bazen hayal kırıklığı çıkar bazen bir solukta tüm dergiyi bitirmişsinizdir. Hatta öyleki bazı dergiler okurken bağımlılık yapıp, daha ayın 1'inde bir sonraki ayın sayısını beklemeye başlamanıza neden olur.

İşte bu yazımızda hangi dergi en iyisi sorusuna cevap vermek için biraz yorumda bulunacağız.
Aslında sorunun cevabı basit: Bu tamamen ne beklediğinize kalmış. İşte bu nedenle dergileri birbiri ile karşılaştırmak yerine güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirip. Kendi kategorisine göre bir yere koymaya çalışacağız.

Bir çırpıda sayabileceğimiz oto dergisi isimleri şöyle akla geliyor:

Autocar
Automotor Sport
Autoshow
Car
Elektrikli Otomobiller
Evo
F1 Racing
Otohaber
Quattroroute
Top Gear
TR Tuning

İyi de hangisine güveneceğim, hangisine para vereceğim?

İşte Dergilerin Zayıf ve Güçlü Yönleri

Autocar                              
Neden Almalıyım : Tets/ inceleme köşesi sınıfının açık ara en iyisi.
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   Düşünecek birşey yok, kesinlikle öneririm!

Automotor Sport           
Neden Almalıyım : Haber yelpazesi oldukça geniş
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   İncelemeye konu olan model çeşitliliği arttırılmalı
               
Autoshow                         
Neden Almalıyım : Güncelliği çok iyi
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   Test içeriği

Car        
Neden Almalıyım : Görsel tasarım çok başarılı, fotoğraf seviyorsanız alın
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   Yazıların çok yüzeysel olması ve içeriğinin okuyucusuna yetersiz kalması

Elektrikli Otomobiller                 
Neden Almalıyım : Türünün nadide örneği olması
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   Dergi hedef kitlesine hitap edemeyecek kadar az teknik detay içeriyor

Evo                                       
Neden Almalıyım : Kaliteli tasarım
Neden alırken iki kere düşünmeliyim: Suya sabuna ve VAG grubuna dokunamaması 

F1 Racing                                           
Neden Almalıyım : Türünün yaratıcısı olması ve fotoğrafçıları harika
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   Kendini tekrarlayan bir içerik yapısı var

Otohaber                                           
Neden Almalıyım : Yerel gündemi çok iyi takip ediyor
Neden alırken iki kere düşünmeliyim:   İnceleme köşesi zayıf

Quattroroute                                   
Neden Almalıyım : İsmi çok havalı ve geçmişi saygıyı hakediyor
Neden alırken iki kere düşünmeliyim: İçeriği haftalık dergilerden bile daha az doyurucu

Top Gear                                            
Neden Almalıyım : Clarkson , Hammond ve May 'e sahip olmaları
Neden alırken iki kere düşünmeliyim: Clarkson , Hammond ve May  üçlüsü ile yerli yazarlar arasında keskin bir fark olması, daha sert olmalılar, top gear ahalisi bunu ister

TR Tuning                                          
Neden Almalıyım : Türünün yaratıcısı olması
Neden alırken iki kere düşünmeliyim: Ürün tanıtımında daha öğretici olabilmeliydi

 Ben hangilerini mi alıyorum? Başta Topgear orijinalini koleksiyon için biriktirmek dışında, hemen hemen hepsini (içeriğe bağlı olarak) almaya çalışıyorum



Volkswagen ve Rekabet



Alman Futbol ligi Bundesliga'da Bayern Münih diye bir futbol takımı vardır. Bu takım oldukça başarılı ve iyi yönetilen bir kulüp olması ile ünlüdür. İyi yönetildiği için hep örnek gösterilen kulüp, yeri geldiğinde ezeli rakibine (1860 Munchen) zor gününde 11 milyon euro yardımda bulunarak ya da başka rakiplerine para talep etmeksizin futbolcu göndererek yardım etmesiyle de olumlu eleştiriler alır. Bunları yapmasının tek nedeni vardır: Futbolu, eğlenceyi ve bu işten para kazanan insanların güzel yaşamasını ön planda tutmaktır. Onlara göre sadece kendilerinin büyümesini gözetmek, insani olanın kaybetmesini sağlayacak ve son kertede yine kendilerinin kaybetmesi sonunu hazırlayacaktır.

Bu kadar uzun bir girizgahın nedeni, birazdan yazacaklarımı hangi bakış açısını referans aldığımın baştan bilinmesidir.

Biliyorsunuz VAG Yani Volkswagen Audi grubu da Alman kökenli bir otomobil firması.
Bir gazete mülakatında okumuştum. Fransız bir otomobil markasının pazarlama grubu başkanının belirttiğine göre Volkswagen Golf ile diğer eşdeğer C segmenti bir aracın ortalama satış fiyatında (Fransadaki rakamla) 3000 euroya varan farklar oluşuyor. 1 Milyon araçlık bir satışta bu fark 3.000.000.000 Euroya ulaşıyor. Yani VAG grubu örneğin yeni motor teknolojisi, yeni şasi teknolojisi, materyal teknolojisi gibi alanlara yatırım yapmak istediğinde yatırım bütçeleri arasında devasa bir fark oluşuyor. 

Ayrıca devreye giren MQB platformununda üretim maliyetlerinde %7-13 arasında düşüş yaşayacağını varsayarsak maliyeti daha düşükken cirosu daha yüksek olan ve ayrıca pazarın açık ara en fazla payını yiyen markası konumuna gelmiş bir firmanın, tekel olması hazin sonunun hızla yaklaştığının ipucunu veriyor.

VAG araçları ve markası dünya çapında hayran ve seven kitlesi kullanıcı sayısın kadar çok olan bir marka. Başarılılar. Ancak "Alman Kavgam"ının ulaşmak istediği sonuca insanlık için ulaşılamasa da otomobillerin tektipleştirilmesi tek markalaşması o kadar da hayali bir kurgu olmayabilir.

Bu son yorumdan sonra akla 2 şey geliyor. Amerikan rekabet kurumunun yıllar önce aldığı Microsoft - Windows ayrışma kararı ve ayrıca Bayern Münih'in şövalye ruhu..



Lancia Delta 1.6 Multijet Selectronic

Otomobil hayatım çocuk yaşta tanıştığım Murat 131 Şahin ile başladı. Otomobil sürmeye ise lisede iken arkadaşımın babasına ait olan Renault Toros SW ile başladım. Arkadaşım Tayhan bana araba kullanmayı öğretebileceğini çok kolay olduğunu söylediğinde, geleneksel olarak dersten kaçıp babasının arabasını kaçırdığımız bir gündü. Toz toprak bir yolda bana sol ve sağ ayağımla yapmam gerekeni söyledi ve beton gibi pedallara basarak ilk denememde aracı kaldırdım, inanamadı ve bir daha dene dedi,2. denememde de stop etmeden kaldırdım, 3,4,5 ve hepsinde aynısı oldu. O zaman kendisi ile anladık ki otomobil işi benim hayatıma birinci günden tutku ile giriyordu.

Sonra Corolla 1.6GLI'lar , Civic 1.6iES'ler , Astra 1.6'lar , FSI Golf'ler, Focus'lar derken sonra Peugeot 307 HDI, Peugeot 3008 HDI Auto6R diye devam etti. Bu şekilde Lanci Delta 1.6 Multijet Selectronic'e de bir kapı açıldı.

Hiç bir marka veya araçla ilgili kesin iyi veya kesin kötü gibi bir yargım olamadı. Her birisinin iyi, kötü veya melankolik yanları vardı. Lancia'nın da.. Karar verirken hep uzun bir inceleme-araştırma sürecinin sonunda veya uzun süre kullandıktan sonra, araçla ilgili net bir görüş beyan edebildim. Test sürüşü sonrası değerlendirme yazılarını bunun dışında tutuyorum tabiki.

Lancia sıradan bir test izlenimi yazısına konu olamayacak zerafette bir araç olduğu için standart bir yazı yerine tersten bir yazı yazarak incelemeye en zayıf olduğu yerden Şanzuman ile başlıyorum:

Şanzuman: 6 ileri Yarı Otomatik Robotize ve Tiptronik Özellikli Selectronic

Piyasada bulunan tüm robotize şanzumanları incelemedim. Ancak en azından Citroen'in MCP, Peugeot'un Auto6R, Auto5R VE ETG6 şanzumanlarını kullandım. Bir çok kullanıcı gibi direk olarak robotize şanzumanlara kötüdür demek doğru olmayacaktır. O kadar kötü bir teknoloji olsaydı Ferrari,Maserati, GM gibi önemli markalar araçlarında bu şanzumanı kullanmazdı. Ancak asıl konuşulması gereken şanzumanın ne kadar başarılı implemente edildiği ve yorumlanabildiğidir. Selectronic şanzumanın pozitif ve negatif yanlarını maddelersek:

Negatif:

  • Soğuk havalarda 1. vites dişlisine geçiş sorunları
  • Rampa çıkışlarda düşük hızlarda vites düşürme problemleri. (Örneğin 2den 1e düştğünde debriyaj geçişi uzun sürdüğünden bir anlık durma ve ardından güçlü bir torklanma ile patinaja düşme)
  • Ani hızlanmalarda kick vites geçiş süresinin uzunluğu
  • Manuel kullanımlarda yığılma ve yalpalanma
  • Rampa kalkışlarında yarım debriyaj süresinin uzunluğu
  • Yerli ve yabancı kaynaklara girmiş bazı önemli şanzuman sorunu vakaları
  • Süzülme modunda gereksiz vites düşürme ile hız kaybı yaşatması

Pozitif:

  • Otoyol hızlarında konforlu ve lezzetli vites geçişleri
  • Ekonomi modunun başarılı düşük devir uygulaması
  • Yoğun trafikte diğer robotizelere göre daha az titreme yapması
  • Vites yükseltmelerdeki kararlı yapı
  • Manuel/ Otomatik geçişinin tüm hızlarda çok hızlı ve problemsiz yapılabilmesi
  • Sürüş stilini kısa süreli aralıklarla hesaplamasından ötürü ruh halinize hızlıca uyum sağlayan devir /vites dilimlendirmeleri

Motor: Performans ve Tüketim

Fiat grubunun 2006 yılında piyasaya sürmüş olduğu 120 hp'lik 3 aşamalı püskürtme düşük partikül seviyesine sahip motoru kullanılıyor. Motor marka imajına uyması açısından ekstra titreşim sönümleme ve ses yalıtımına ve kaput altı ısı ve ses yalıtım katmanına sahip. Aracın ağırlığı ile yeterli seviyede başa çıkıyor. Alt devir ve düşük hızlarda sakinken 1700 devirle birlikte ani bir patlama yaparak bir anda 2500-3000 devir aralığına ilerliyor. Peugeot'nun 2014de revize ettiği 117 hplik 1.6 dizel ve Renault'un 1.6 130hp'lik dci'ına göre daha ağırkanlı ve sesli çalışıyor. 


Motorun şanzuman ile en uyumlu çalıştığı vites ise 3. vites. 0-100 hızlanması 10.7sn ortalama fabrika verisi 4.6lt/100kmdir. İstanbul şartlarında 42.000 km karma kullanım ortalaması 6.2lt'dir. Ancak şehir dışı kullanımda sabit 90 km hız ile gidildiğinde fabrika verisi olan 3,9 lt/100km ortalamasının altına rahatlıkla inilebiliyor. 57 lt depo hacmine sahip araç ile dolu bagaj, 2 kişi ve sürekli açık tam otomatik klima ile İstanbul'dan  Antalya Belek'e gidilmiş, orada 1 haftada 200 km üzeri şehiriçi kullanılmış; dönüş yolunda da Afyon Özdilek'te depo ışığı yanmadan yeniden yakıt alınmıştır. Yaklaşık 1490 km bu şekilde katedilmiştir. Bu seyahatin ortalama hızı 72 km/s; tüketim ortalaması 3,8 lt/100km olmuştur.

Konfor:

Aracın motor ses yalıtımı yeterli seviyede ancak premium segmentin altında. Hatta PSA grubunun C ve üstü segmentindeki araçlarından daha geride. Ancak aracın süspansiyon amortisör ikilisi mükemmel çalışıyor. Sert girilen virajlarda hafif önden bırakma söz konusu olabilirken arkadan da dikkat edilmesi gereken sinyaller alınıyor. Ancak araçta bulunan elektronik Tork geri beslemesi ESP ile çok uyumlu çalışarak hiç fark ettirmeden ve nazikçe konforlu bir tutuşa geçiş sağlıyor. Darbe emiş çok başarılı. Güvenlik ekipmanları konforu arttırıyor. Klima hem ısıtma hem soğutmada oldukça vasat kalıyor. Koltuk sertliği mükemmel derecede iyi ayarlanmış. Kullanılan araçtaki alcantara deri kombinasyonu şıklığı arttırıyor. Yine de bu sınıfta bir araçta Palio'da kullanılan göstergeler ve araç içi kontrol düğmelerini görmek istemezdik. Çoğu kullanıcı zemin rengi turuncu değil beyaz olduğundan bunu farketmeyecektir ancak malesef Fiat grubunun Fiorino'da bile kullandığı birçok iç parça söz konusu. Araçta bulunan SkyDome açılabilir cam tavan aracı bambaşka bir dünyanın içine sokuyor. Çok keyifli ve fresh bir ortam sağlayan skydome kışın bile kullanılabilecek bir aerodinamik bir başarıya sahip. Yalnız araç soğuk günlerde kullanılırken tavan açıldığığında özellikle bozuk zeminde tavandan çıtırdılar geliyor bu da keyifli kullanıma gölge düşürebiliyor. Direksiyon 2 kademeli elektirk desteğine sahip. City modunda direksiyon 30 km hızlara kadar pamuktan bile daha yumuşak bir hale geliyor. Pedallarında son derece yumuşak olduğunu varsayarsak bu araca alıştıktan bir süre sonra birçok araç size beton etkisi hissi verebilir. Bagaj ise C segmenti için yeterli olmakla birlikte derinlikten ötürü özellikle ağır yükü indirip bindirmede yorucu olabiliyor. Arka koltuklar şezlong özelliğinden dolayı blok halinde ileri geri kaydırılabiliyor. Bu da bagajı kompak sedan seviyesine kadar büyütebiliyor. Bagaj en küçük hacimde olacak şekilde arka koltuk konumu ayarlandığında ise, arka diz mesafe bacak bacak üstüne atacak kıvama geliyor. Aracın sürücü koltuğunda bel desteği olması ve arka koltuk bölgesinde havalandırma olması olumlu puan alırken, kol dayamanın kısa ve aşağıda kalmasından dolayı neredeyse hiç kullanılamaması eleştiri alıyor.

Yol Tutuş, Sürüş, Elektronikler:

Araçta bulunan elektronik sistemler şu şekilde 
  •        ABS (Yardımcı Fren Sistemi)
  •        EBD (Elektronik fren güç dağılımı)
  •        ESP (Elektronik stabilite programı)
  •        ASR (Otomatik çekiş kontrol)
  •        MSR (Motor Frenlemesi Tork Kontrolü)
  •        HHL - Hill holder ( Yokuş kalkış desteği)
  •        HBA (Panik fren destek sistemi)
  •        TTC (Tork tansfer kontrolü)
  •        LTF (Doğrusallaştırıcı tork geri beslemesi)
  •        SRS – Sürücü, yolcu, ön, yan, tavan, perde hava Yastıkları
  
Araç düz gidiş anlamında oldukça başarılı Türkiye yol şartlarının malum durumuna rağmen uzun süreli kullanımda düz gidişte hiç bir problem yaşanmadı. Özellikle otoyol kullanımında orta hızlarda oldukça lezzetli bir sürüşü var. En büyük sorun 90 km seviyelerinde başlayan tekerlek uğultusunun segment ortalamasından kötü olması.

Satın Alma ve Sonrası:
Araç C segmentinde premium sınıfa göz kırpsa da fiyatlama olarak oldukça uygun fiyatlarda tek donanım ve paketlerle satılıyor. Aracın mevcutta 1.4 120 hp benzin 1.6 120hp dizel versiyonları ve manuel/selectronic versiyon şanzıman seçenekleri mevcut. Bizim önerimiz piyasada çok az bulunan 1.9 biturbo dizel 195hp versiyonlarını bulabiliyor iseniz onlara değilse ikinci el değerinden ötürü 1.6 dizel otomatik versiyonlara yönelmenizdir. Bakım ücretleri premium segment sınırlarını bile zorlamakta. Öte yandan Lancia'nın yavaş yavaş Türkiye pazarından çıkacağına yönelik söylentileri de göz önüne almak gerekebilir.

Sonuç:

Ben araca kendi sınıf ve segmenti içerisinde 10 üzerinden 7 puan veriyorum. Aslında sınıfın lideri A3 ü hedef alsa da Golf'ün bile gerisinde kalırken fiyat PSA/ Renault/ Opel seviyelerine kadar iniyor.